Anketleriniz Yeterince İlgi Çekmiyor mu? Yanıtlar için Teknolojiye Bakmayı Bırakın.
Anket teknolojisi genellikle bu ihtiyaçları karşılamadığı gerekçesiyle (doğrudan veya dolaylı olarak) suçlanıyor. Ancak esas sorun, çalışan anketi teknolojisinin yeterince iyi olmaması veya en yeni özelliklere sahip olmaması değildir. Sorun, pek çok kurumun gerçekten fark yaratacak şeylere odaklanmamasıdır.
Anket teknolojisinin son 20 yıldaki gelişimi (ve yaygınlaşması), çalışan geri bildirimlerinin daha hızlı, doğru ve küresel olarak yakalanmasına ve raporlanması konusunda harikalar yarattı. Bu da şirketlere zamanında kararlar almak, daha odaklı eylemler gerçekleştirmek ve sonuçları daha geniş bir şekilde paylaşmak için ihtiyaç duydukları bilgileri sağladı. Anket teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde anketler daha sık yapılabiliyor, daha fazla konuyu içerecek şekilde bir dizi yapılandırılmış ve yapılandırılmamış öğe kullanılabiliyor ve anket tedarikçisine/sağlayıcısına bağımlı kalmak yerine self-servis işlevselliğinden yararlanılabiliyor.
Ancak tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen, birçok şirket her yıl anket sonuçlarıyla mücadele etmeye devam ediyor. Liderler ve yöneticiler sonuçlarla ne yapacaklarından emin olamıyor, İnsan Kaynakları departmanları anketi tamamlamaları için insanları yönlendirmek (dırdır etmek) zorunda hissediyor ve sonuç olarak anketlerin çoğu ya kutucuk işaretleme alıştırmaları ya da ağır, karmaşık girişimler olarak kalıyor. Peki şirketler çalışan anketlerinin ihtiyaç duyulan içgörüyü ve yatırım getirisini sağladığından nasıl emin olabilir?
Çalışan geribildirim çalışmaları teknoloji odaklı olmaktan ziyade insan odaklı olmalıdır.
Birkaç yıl öncesine kadar, müşteriler ve anket ekipleriyle yapılan görüşmelerin çoğu, anket sürecinin çalışan deneyimini anlamak, içgörü kazanmak ve değişimi yönlendirmek için nasıl kullanılacağına odaklanıyordu. Teknoloji bu süreci desteklemeye yardımcı olan faydalı bir araçtı, ancak odak noktası ne öğrenmek istediğimiz ve bu yeni bilgilerle ne yapabileceğimizdi.
Günümüzde konuşmalar genellikle teknolojinin kendisine odaklanarak başlıyor. Işıltılı özellikler ve gösterişli panolar hakkında konuşmak için daha fazla zaman harcanırken, yararlı içgörüler yaratma ve sürdürülebilir değişimi harekete geçirme sürecine ilişkin herhangi bir tartışma ise sanki teknoloji her şeyi basitçe çözebilirmiş gibi, daha çok sonradan düşünülmüş gibi hissediliyor.
Teknoloji; tartışmamız gereken asıl konu olan bilgiyi en iyi nasıl toplayacağımız, içgörüleri nasıl ortaya çıkaracağımız ve liderlerin çalışan deneyiminde, elde tutma, müşteri memnuniyeti, finansal performans gibi daha iyi sonuçlara yol açacak doğru öncelikleri yönlendirmelerine yardımcı olacak bir süreci nasıl oluşturacağımız konusunun zayıf bir ikamesi haline geldi.
Gerçek değişim, stratejiye uyum sağlamak, rolleri tanımlamak, sonuçları tartışmak, seçenekleri değerlendirmek, eylem planını takip etmek, bu eylemlerin etkinliğini gözden geçirmek ve bir sonraki en iyi adımı belirlemek için etkiyi değerlendirmekten gelir. Tüm bunlar, bir teknolojik süreç değil, insan faaliyetidir. Teknoloji tarafından desteklenseler de, hiçbir teknoloji bunu liderler, yöneticiler ve ekip üyeleri kadar etkili bir şekilde yapamaz.
Başarılı bir çalışan geribildirim programı uygulamak için kurumlar, insan merkezli bir yaklaşım ile stratejik bir diyalog başlatarak anket programının amacını, sonuçların "son kullanıcılarının" kimler olduğunu, insanları hangi sürece veya yolculuğa çıkarmak istediğinizi ve son olarak döngü tamamlandığında nerede olmak istediğinizi belirlemeliler.
Anket sonuçlarınızın yalnızca çeşitli anketler ve çalışan geribildirim süreçler iarasında değil, aynı zamanda ilgilenilen diğer kritik metriklerle (örneğin, ciro, müşteri memnuniyeti) nasıl entegre edileceğini düşünmek de önemlidir. Bu, tüm bu verilerden hangi analizleri ve içgörüleri elde etmek istediğinizi belirlemenize yardımcı olabilir.
Bu stratejinin tanımlanması, ihtiyaç duyulan değişim sürecinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir ve insanların izleyeceği net bir yol çizebilir. Bu da anket(ler)in hangi soruları sorması gerektiğini, hangi analizleri yapmanız gerektiğini, bu bilgilerin nasıl (ve hangi düzeyde) paylaşılması gerektiğini, anketleri ne sıklıkta yapmanız gerektiğini ve bundan sonra hangi eylemlere ihtiyaç duyulacağını bildirir. Bu sorular yanıtlandıktan sonra, süreci desteklemek için hangi teknolojilerin (veya teknoloji özelliklerinin) gerekli olduğunu belirleyebilirsiniz.
Bu iletişim sağlanmadan, kurumlar en iyi teknolojiyi kullandıklarını düşünebilir, ancak gerçekten neye ihtiyaçları olduğunu gözden kaçırabilirler. Örneğin, liderlere ve yöneticilere gönderilebilecek gerçek zamanlı panolara ve raporlara erişmek için önemli bir harcama yapan, ancak "liderlerimiz gerçekten bunu istediği için" önceden oluşturulmuş basit çevrimdışı raporları kullanmakta ısrar eden şirketler vardır. Düzgün ve hızlı bir teknoloji satın alırlar, ancak daha sonra gerçekte ihtiyaç duydukları şeyi elde etmek için onu basitleştirirler (veya bir kenara bırakırlar).
Umut verici haber ise bazı şirketlerin çalışan geribildirim çabaları etrafında daha derin strateji oturumları düzenlemeye başlaması. Bu iletişim, verilerin nasıl toplandığı ve raporlandığına ilişkin mekanikten uzaklaşmaya ve bunu neden yaptığınıza, neyin ne zaman olması gerektiğine daha fazla odaklanmaya yardımcı oluyor.
Bu çalışma oturumları, sürecin ne olması gerektiğini belirlemeye daha fazla odaklanmakla birlikte şirketin uzun vadeli hedeflerine yönelik ihtiyaç duyduğu içgörü ve değişimi üreten yeni ölçüm ve analizlere kapı açar.
Adil olmak gerekirse, anket teknolojisi her zaman bir düzeyde "masa başı" olacaktır. Ancak (ve bu sadece anketler için değil, ötesi için de geçerlidir) bunların sürece dahil olan insanlara hizmet etmesi gerektiğini daima hatırlamalısınız. Bu sınırlar bulanıklaştığında ve şirketler teknolojiye çözüm olarak bakmaya başladığında, değişimi yönlendirmek kaybedilen bir savaş haline gelecektir.
Çalışan deneyimi anketlerinizden maksimum faydayı sağlamak için bizimle iletişime geçin.
Jeff Jolton, Ph.D.
*Bu makalenin orijinali Kincentric Global'de yayınlanmıştır.
"AKLease’de önceliğimiz; güçlü ve açık iletişime dayanan, bireyler arasında güven ilişkisinin kurulduğu ve her çalışanın özel olduğu bir çalışma ortamı inşa etmek. Bu yaklaşım; birbirini tamamlayan bir değerler zinciri aslında. Sağlıklı iletişim kurulduğunda, güven ilişkisi için de gerekli ortam sağlanmış oluyor. Birbirini anlayan, aynı yöne bakabilen ekipler son derece bağlılıkla ve güven duyarak çalışabiliyor. Devamında da, bireyselliğin önemsendiği, kişisel beklentilerin değer gördüğü bakış açısı ile yaklaşımımızı güçlendiriyoruz. Ekipler arasındaki iletişimin tamamlayıcı unsuru olması nedeniyle lider iletişimini de oldukça önemsiyoruz"
ÖZGE ÖZBAY AKINAKLEASE - İnsan ve Kültür Bölüm Başkanı
"Çalışan bağlılığı, bizim için insanı odağına koyan bir kurumun çalışanlarının deneyimini iyileştirmek için aldığı aksiyonların bir sonucu. Çalışma arkadaşlarımızla işyerinde ve iş dışında kurduğumuz her türlü etkileşimin bu deneyim üzerinde etkisi olduğunu bilerek hareket ediyoruz. Özellikle faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde müşteri ile doğrudan temas halinde bulunduğumuz için çalışanlarımızın mutlu çalışıyor olması bizim şirket olarak yüksek performans göstermemiz için de oldukça kritik"
İREM ÇALIKOTOKOÇ OTOMOTİV - İK MÜDÜRÜ
"Entek’te çalışanların ihtiyaç ve beklentilerini doğru anlamak, bu doğrultuda iyi uygulamaları hayata geçirmek önceliğimiz. Yenilikçi ve gelecekteki beklentileri öngören uygulamalarımız ile çalışanlarımızın yalnızca iş değil sosyal hayatlarında da mutlu ve güvende hissetmelerini önemsiyoruz. Çalışan bağlılığını bunun doğal bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. "
ÖMER GÜNENTEK - İK Grup Direktörü
"Garanti BBVA Filo’nun her departmanında çalışanlarımıza fırsat eşitliği sağlayan, inisiyatif alabilecekleri ve açık iletişimin hakim olduğu bir çalışma ortamı sunmak bizim için çok değerli. Çalışanlarımızın görüş ve önerilerini daima dikkate alarak, kurum bağlılığını sürekli geliştirmeye özen gösteriyoruz. "
AYŞEGÜL GÜLGÖRGARANTİ BBVA FİLO - CEO
"TürkTraktör olarak çalışan bağlılığını içeride yaşattığımız çalışan deneyiminin bir çıktısı olarak görüyoruz. Bu bağlamda çalışan deneyimi stratejimiz; işini severek yapan, şirketimize ve topluluğumuza bağlı çalışanlar için, çeşitli anketler ve farklı dinleme yöntemlerinin analizlerine uygun aksiyonların alınmasına ve iletişimine dayanıyor. Çevik dönüşümün de pozitif etkisiyle tüm çalışma arkadaşlarımızın sesini dineleyerek uçtan uca deneyimler tasarlıyoruz. "
OSMAN ÖZDEMİRTÜRKTRAKTÖR - İnsan, Kültür ve Dönüşüm İş Lideri
"Çalışanlarımızın mutluluğu, Yapı Kredi Leasing’de odak noktalarımızın başında geliyor. Bir iş yerinde herkes mutluysa, çalışanların arasındaki iletişimin daha güçlü olduğunu, aynı zamanda kendilerini geliştirme konusunda daha istekli olduklarını biliyoruz. Bu durum işleyişin sağlıklı yürümesini sağlayıp verimlilikte de oldukça etkili oluyor. Sektörün lider kuruluşu olarak yüksek müşteri memnuniyetimizdeki en büyük pay mutlu çalışanlarımıza ait."
FATİH TORUNYK LEASING - CEO